KÜBA' NIN KANSER AŞISI HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER
Kanser tedavisi aşıları, virüslere karşı etki gösteren aşılardan farklıdır. Bu aşılar, immün sistemin vücuttaki kanser hücrelerine saldırıda bulunmasını sağlamaya çalışır. Bu aşılarda amaç bir hastalığı önlemek değil, immün sistemin mevcut bir hastalığa saldırmasını sağlamaktır.
Bazı kanser tedavisi aşıları kanser hücrelerinden, hücre kısımlarından ya da saf antijenlerden oluşmaktadır. Bazen bir hastanın kendi immün hücreleri alınıp laboratuarda bu maddelere maruz bırakılarak aşı üretilmektedir. Aşı hazırlandıktan sonra, kanser hücrelerine karşı immün yanıtı artırmak için vücuda enjekte edilmektedir.
Aşılar sıklıkla, immün yanıtın daha da artırılmasına yardımcı olan ve adjuvanlar adı verilen başka maddelerle ya da hücrelerle kombine edilmektedir.
Kanser aşıları immün sistemin hücrelere bir ya da daha fazla spesifik antijen ile saldırmasını sağlamaktadır. İmmün sistem özel bellek hücrelerine sahip olduğundan, aşının vücuda verildikten sonra uzun süre işlev görmesi umulmaktadır.
Küba' da geliştirilen akciğer kanseri aşısı olan Racotumomab, bir murin gamma-tip anti-idiyotip monoklonal antikoru olup, bazı solid tümörlerde aşırı eksprese olan Neu-glikolil GM3 gangliosidine (NeuGcGM3) karşı spesifik olarak bir antikor yanıtı arttırır. Bir kanser aşısı olarak intradermal uygulama için alüminyum hidroksit adjuvanı ile hazırlanır (racotumomab-Alum). Racotumomab halen, melanom, meme ve akciğer kanseri dahil olmak üzere bazı kanser endikasyonları açısından değerlendirilmektedir. Racotumomab erken dönemdeki klinik çalışmalarda yüksek immünojenite ve düşük toksisite göstermiş ve küçük hücreli olmayan akciğer kanseri (NSCLC). hastaları için tedavi olarak daha ileri klinik testlere tabi tutulmaya başlamıştır. Bir faz II/III çalışmada elde edilen umut verici bulgulara dayanılarak, 2013 yılında Küba ve Arjantin’de ileri evre NSCLC hastalarının tedavisi için intradermal enjeksiyon olarak tanıtımı yapılmıştır.
İdame tedavisi olarak racotumomab aşısı ile tedavi uygulanan ileri evre küçük hücreli olmayan akciğer kanseri (NSCLC) hastalarında, sağkalımda plasebo uygulananlara kıyasla anlamlı iyileşmeler görülmüştür.
Clinical Cancer Research dergisinde (1 Mayıs 2014. [basımdan önce e-yayın], PMID: 24788102) (1) yayınlanan bir çalışmada, Küba’daki üç hastanede yapılan çift kör, randomize bir çalışmanın bulguları Saily Alfonso ve ark. tarafından sunulmuştur. Bu çalışmanın amacı, NSCLC için birinci basamak tedaviyi tamamlamış olan hastalar için etkili bir immünoterapi tespit etmek olmuştur.
Platin esaslı kemoterapinin ve/veya radyoterapinin tamamlanmasından bir ila iki ay sonra, hastalığı stabil olan ve uygun bulunan 87 hasta racotumomab (RAC) ve alüminyum hidroksil jeli ile aşılanmış ve 89 hastaya plasebo uygulanmıştır. Hastalar 1 mg çalışma ilacından bir yıllık süre boyunca 15 doz almıştır (ilk iki ayda beş doz, bunun ardından ayda bir doz). Hastalık stabil kaldığı sürece başka hiçbir tedavinin uygulanmasına izin verilmemiştir.
RAC, bir anti-idiyotip aşı olup, NSCLC dahil olmak üzere bazı insan tümörlerinde saptanmış potent bir immünosupresif molekül olan NeuGcGM3 gangliosidini hedeflemektedir. Aşılanan hastalarda RAC’a karşı immünoglobulin G izotipinde yüksek bir antikor yanıtı gelişmiştir (titreler 1/200 ila 1/51,200 aralığında, medyan değer: 1/6,400).
Medyan genel sağkalım (OS) RAC kolunda 8.23 ay, plasebo kolunda ise 6.80 ay olarak bulunmuştur (tehlike oranı [HR], 0.63; %95 güven aralığı [CI], 0.46-0.87; P=0.004). Medyan progresyonsuz sağkalım (PFS), RAC alan hastalarda 5.33 ay, plasebo alanlarda ise 3.90 ay olarak bulunmuştur (HR 0.73; %95 CI, 0.53-0.99; P=0.039). Bir ve iki yıllık sağkalım oranları RAC kolunda sırasıyla %40.2 ve %18.4, plasebo kolunda ise %22.5 ve %6.7 olarak bulunmuştur. Analiz sırasında, RAC grubunda 10 hastanın ve plasebo grubunda iki hastanın sağ kaldığı tespit edilmiştir.
Her iki gruptaki advers olaylar hafif ya da orta şiddette olarak kabul edilmiş, her iki çalışma kolundaki hastaların başlıca şikâyeti enjeksiyon bölgesinde yanma hissi olmuştur (2).
Sonuç olarak Küba' da üretilen ve ülkemizde de uygun hastalarda tıbbi onkoloji uzmanının reçetesi ile sosyal güvenlik kapsamı dışında kullanılabilen akciğer kanseri aşısı, önemli bir tedavi seçeneği olmakla birlikte hastaların bir mucize olarak gösterilen internet - sosyal medya haberlerine dikkat etmesi gereklidir. Akciğer kanseri aşısı, kemoterapi veya radyoterapiye yanıt vermiş, hastalığı ilerleme göstermemiş lokal ileri veya ileri evre ameliyat olamayan küçük hücreli olmayan akciğer kanserinin tedavisinde yarar sağlamaktadır. Bilimsel çalışmalarda akciğer kanseri aşısı alan hastalar ortalama 8,2 ay; plasebo yani hiç bir tedavi almayan hastalar ise ortalama 6,8 ay hayatta kalabilmişlerdir. Bu nedenle hastaların tıbbi tedavileri bırakıp uygun olmadığı halde onkoloji doktorunun önerisi haricinde akciğer kanseri aşısını kullanmaları veya bu tedaviler için Küba' ya gitmeleri önemli sakıncalar içerebilmektedir. Hastalar bu konuda tıbbi onkoloji uzmanından ikinci görüş alabilirler ve doğru karar verebilirler.
Referanslar:
1) Clin Cancer Res. 2014 Jul 15;20(14):3660-71. doi: 10.1158/1078-0432.CCR-13-1674. Epub 2014 May 1.
2) http://www.clinicaloncology.com