Bilgisayarlı Tomografi: Kısaca BT olarak bilinen bu yöntemle dönen X-ışını demetleri kullanılarak vücudun çeşitli açılardan resimleri elde edilir. Ardından bir bilgisayar yardımı ile bu resimlerden elde edilen bilgiler birleştirilerek vücudun kesitsel görüntüleri oluşturulur. Bu görüntülerin daha detaylı alınabilmesi için dokudaki damarlar sayesinde yayılan bir boya da (kontrast madde) kullanılabilir. Prostat kanserinin diğer organlara yayılımının değerlendirilmesinde en sık kullanılan yöntemdir.
BT de normalden fazla büyümüş lenf düğümleri görülebilir. Lenf düğümleri bağışıklık sistemimizin önemli bir parçasıdır. Bazen prostat kanseri bu dokulara yayılarak, büyümeye neden olabilir. Lenf düğümlerinin bağışıklık sisteminin bir parçası olması nedeni ile de mikrobik enfeksiyonlarda da büyüyebileceği unutulmamalıdır. Düşük risk grubuna sahip hastalarda tarama amaçlı kullanılmamaktadır. Yüksek riskli hastalarda daha yararlı olmaktadır.
Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG): MRG, bilgisayarlı tomografiye (BT) benzeyen, vücudun istenilen bölgelerinin kesitsel görüntülerini oluşturan bir tetkikdir. BT’den farkı bu yöntemde X-ışınları yerine manyetik alan kullanılır. Rutin kullanılmaktadır. Özellikle bazı hastalarda cerrahi girişim öncesi prostat kanserinin bölgesel yayılımının daha iyi değerlendirilmesi amacı ile kullanılmaktadır.
Radyonüklid Kemik Taraması (Kemik Sintigrafisi): Bu yöntemle prostat kanserinin kemiklere yayılıp yayılmadığını belirleme amacı ile hastaya damar yoluyla radyoaktif bir madde verilir. Radyoaktif madde verilmesi ürkütücü gibi görülmekle birlikte, ışın tedavisine kıyasla burada verilen maddenin yaydığı ışın dozu çok daha düşüktür ve ciddi bir yan etkisi yoktur. Verilen radyoaktif madde, kemiklerdeki hastalıklı hücrelerce tutulur.
Kemiğin hastalık tarafından tutulmuş olan bölgeleri, kemik tarama görüntülerinde tıpta “ sıcak noktalar” adı verilen koyu gri alanlar olarak belirir. Bu görüntüler kanserin kemiğe olan yayılımını gösterebileceği gibi diğer nedenlere (artrit-eklem iltihabı, artroz-eklem kireçlenmesi ve travma gibi nedenler) bağlı olarak da benzer görüntüler elde edilebilir. Bu nedenle ayırıcı tanının hekim tarafından yapılması gereklidir.
Lenf düğümü biyopsisi : Kanserin lenf düğümlerine yayıldığı düşünülüyorsa bu işlem yapılabilir. Alınan lenf düğümü biyopsi incelemesinde kanser bulunursa; cerrahi dışında diğer tedavi yöntemlerinin yapılması düşünülür. Lenf düğümü biyopsisi yapmanın birkaç yöntemi vardır.
Cerrah, karnın alt bölümünde bir kesi açarak buradan lenf düğümlerini çıkarabilir. Genellikle prostat operasyonu esnasında yapılır.
BT eşliğinde veya USG eşliğinde “ince iğne aspirasyon biyopsisi” adı verilen bir teknikle lenf düğümünden örnek alabilir. Bu teknikte; iğneye takılan bir şırınga ile lenf düğümlerinden birinden küçük doku örnekleri alınır. Kesi yapılmadığı için işlem iz bırakmaz. Ayrıca hasta işlemden birkaç saat sonra evine gidebilir.
İnce uzun bir tüp olan laparoskop kullanılarak gözle görerek len bezi biyopsisi alınabilir. Karın içine küçük bir kesi ile girilir. Bu işlemin ardından genellikle deride iz kalmaz.