MEME KANSERİNDE SUMAK & YARARLARI
MEME KANSERİNDEN KORUNMAK İÇİN NASIL BESLENMELİYİZ?
MEMESİ ALINAN HASTANIN DİĞER MEMESİ DE ALINMALI MI?
Hastalardan alınan kanda dolaşımda bulunan kanser hücrelerinin DNA’ sı yeni teknoloji ile değerlendirilerek östrojen reseptörü geni ESR1 de mutasyon olup olmadığına bakılmaktadır. ESR1 geninde mutasyon saptanması vücutta dişilik hormonu östrojenin yapılmasını engelleyen hormon tedavisi ilacı aromataz inhibitörlerinin yararının daha az olacağını göstermektedir. Mutasyonu olanlar hormon tedavisine yanıtsız olacağı için ilk baştan aromataz inhibitörü yerine başka bir tedavinin seçilmesinin daha mantıklı olacağı ileri sürülmektedir.
Meme kanseri, cilt kanserinden sonra kadınlarda en sık görülen kanser tipidir. Bütün kadın kanserlerinin %32’ sini oluşturmaktadır. Kanser ölümlerinde, akciğer kanserinden sonra ikinci sıradadır. Meme kanseri çok daha az olmakla birlikte erkeklerde de görülmektedir. Meme kanserine bağlı ölüm oranları, 1992’ den 1996’ ya belirgin azalma göstermiştir. Bu azalma daha çok genç beyaz ve zenci kadınlarda görülmüştür. Bu da tanının daha erken konmasına ve daha etkili tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesine bağlanmaktadır.
Memede saptanan her kitle kanser değildir. Memede saptanan kitlelerin çoğu iyi huyludur. Takip dışında ek tedavi gerektirmez. Meme tümörlerinin birçok tipleri vardır. Bu kitlelerin çoğu fibrokistik değişikliklere bağlıdır. Kistler sıvı içeren keseciklerdir ve fibrozis de skar dokusuna bağlı olarak gelişmektedir. Fibrokistik değişiklikler, memede şişlik ve ağrıya neden olabilirler. Memede kitle saptanabilir ve meme başından akıntı gelebilir. Benign meme hastalıkları, anormal büyüme gösterebilir fakat, meme dışına yayılım göstermezler ve hayatı tehdit etmezler.
40 yaş ve üzerindeki her kadının hekim veya eğitimli hemşire tarafından yılda bir kez muayenesi ve mamografi yapılması önerilir. Mamografi, tek başına meme kanseri tanısını koydurmaz, şüpheli bölgenin saptanmasını sağlar. Kanser tanısının doğrulanmasında mikroskop altında hücrelerin tipini daha kesin olarak incelemek için şüpheli bölgeden küçük parçalar alınır. Bu işleme, biyopsi adı verilir.
Memede muayene veya mamografiyle kitle saptandığı zaman, bunun kanser olup olmadığının saptanabilmesi için, başka tetkiklerinde yapılması gerekmektedir. Hastanın fizik muayenesi yapıldıktan ve geçmişi sorgulandıktan sonra meme ultrasonu ve/veya mamografi yapılır. Bu yöntemlerle bazen kitlenin iyi huylu olduğu söylenebilir.
Parabenler günlük hayatta en çok karşılaştığımız kimyasal maddelerden olup şampuan, kozmetik ürünler, kremler ve makyaj malzemelerinde koruyucu olarak kullanılmaktadır. Dişilik hormonu benzeri etki göstermeleri ve meme kanseri dokularında çok düşük düzeylerde paraben bulunması kanser riskini arttırabileceği ve küçük çocuklarda cinsel gelişimi bozabileceğini düşündürmektedir.
Yeni bir çalışma menopoza giren kadınlarda yüksek tansiyon hastalığı için 10 yıldan fazla kalsiyum kanal blokeri grubundan ilaç kullananlarda meme kanseri riskinin arttığı gösterildi. JAMA Internal Medicine dergisinde yayımlanan bu çalışmada, menopoz sonrası kalsiyum kanal blokeri grubu tansiyon düşürücü ilaç kullanan kadınlarda, aynı yaş grubunda bu ilaçları kullanmayan diğer kadınlara göre meme kanseri gelişme riskinin 2.5 kat daha fazla olduğu gösterildi.
Meme kanserinin görülme sıklığı ülkemizde giderek artmaktadır. Bunun en önemli nedenlerinden birisi, ortalama yaşam süresinin uzaması ve meme kanserinin ileri yaşlarda görülme sıklığının belirgin artmasıdır.
50 yaş ve üzerindeki kadınlarda düzenli olarak yıllık mamografi taraması yapılması; 40 yaş ve üzerindeki her kadının hekim veya eğitimli hemşire tarafından yılda bir kez muayenesi ve risk varsa mamografi ve/ veya meme MRG yapılması; 20-39 yaş arası kadınlara her 3 yılda bir klinik olarak meme muayenesi yapılması; 20 yaş üzerindeki bütün kadınların her ay kendi kendilerini muayene etmesi erken tanıda yararlıdır.
Meme Kanseri tanısı konduktan sonra farkında olmadan veya kararsızlık göstererek tıbbi tedavilerin yerine farklı çözümler aranmaktadır. İnternet veya medyadan onkoloji uzmanı olmayan kişilerin yönlendirmeleriyle gerçek tıbbi tedavilerin gecikmesine ve hastalığın daha ilerlemesine neden olacak alternatif başlığında uygulamalar yapılmaktadır. Bu da daha sonra hayatların riske edilmesine neden olmaktadır.