AKCİĞER KANSERİ ERKEN YAKALANABİLİR Mİ ?
Akciğer kanseri, yakın bölgelerdeki lenf düğümlerine veya başka organlara yayılmadan önce nadiren belirti vermektedirler. Bu nedenle hastaların sadece % 15 kadarına erken dönemde tanı konabilmektedir. Lenf düğümlerine yayılmamış akciğer kanserlerinin 5 yıllık yaşam oranı % 50 civarındadır. Ne yazık ki pek çok hastada tanı anında kanser yayılmış durumdadır. Bütün akciğer kanserleri göz önüne alındığında 5 yıllık yaşam oranı % 14’tür.
Akciğer kanserlerinde erken tanı çoğu zaman tesadüfen, başka bir hastalık nedeniyle yapılan incelemeler sırasında konulmaktadır. Örneğin; kalp hastalığı, pnömoni (zatürre) veya bir diğer akciğer hastalığı nedeniyle yapılan akciğer grafisi, akciğer tomografisi, bronkoskopi (akciğerlerdeki bronş adı verilen hava yollarının kıvrılabilir, ışıklı bir tüp ile görüntülenmesi), balgamın sitolojik incelenmesi (balgamdaki hücrelerin mikroskop altında incelenmesi) sırasında teşhis koyulabilir.
AKCİĞER KANSERİNİN SIK GÖRÜLEN BELİRTİ VE BULGULARI
Akciğer kanserlerinin çoğunluğu, genellikle hastalık ilerlemeden önce belirti vermemelerine rağmen, bazı hastalarda erken dönemde belirti veya bulgulara rastlanabilir. Bu belirtilere önem verilmesi ile bazı hastalarda erken dönemde teşhis ve tedavi mümkün olabilmektedir. Aşağıdaki belirtiler mutlaka önem verilmesi gereken belirtilerdir :
İyileşmeyen öksürük
Derin nefes almakla ortaya çıkan göğüs ağrısı
Ses kısıklığı
Yeni başlayan nefes hırıltısı
Kilo kaybı, iştah azalması
Kanlı yada paslı balgam
Nefes darlığı
Kitle (kanserin deri yada lenf düğümlerine yayılması nedeniyle oluşan boyun veya köprücük kemiği civarında elle hissedilen kitle )
Nedeni ortaya konamayan ateş
Bronşit veya zatürre gibi tekrarlayan enfeksiyonlar (akciğerin iltihabi hastalıkları)
Akciğer kanseri uzak organlara yayıldığında aşağıdaki belirtilere sebep olabilir :
Kemik ağrısı
Nörolojik belirtiler (bir bacak veya kolun uyuşması, baş dönmesi, göz kararması)
Sarılık (deri ve gözlerin sararması)
Bu belirtilerin herhangi birisi sizde mevcutsa bir hekime başvurun. Bu belirtiler akciğer kanserinin ilk işaretleri olabilir. Bu belirtilerin bazıları kanser ile ilişkili olmayan diğer bazı hastalıkların da belirtisi olabilir. Ancak bunların akciğer kanseri ile ilişkili olup olmadığını ortaya koymanın tek yolu bir hekime başvurmaktır.
AKCİĞER KANSERİNDE TARAMA TESTLERİ :
Bir hastalığın, belirti olmaksızın araştırılması için yapılan testlere veya incelemelere tarama testleri adı verilir. Akciğer kanserleri genellikle belirti oluşturmadan önce akciğerlerin dışına yayıldığından akciğer kanserlerinin erken tanısı için etkili bir tarama programı pek çok hayatı kurtarabilir.
Akciğer grafisi ve balgam sitolojisi (balgamda kanser hücrelerinin mikroskopik olarak aranması) yıllardır kullanılmaktadır. Ancak ne yazık ki bu testler hastaya tedavi şansı tanıyacak kadar erken dönemde tanı koyduramamaktadır. Bu nedenle akciğer kanseri taraması genel halk için, hatta risk faktörü yüksek olan sigara içicilerinde bile rutin olarak uygulanmamaktadır.
Son yıllarda yapılan araştırmalarda spiral veya helikal düşük doz bilgisayarlı tomografi yönteminin, sigara içicilerinde erken akciğer kanseri taramasında başarılı olduğu gösterilmiştir. Ancak bu yöntemin hayat kurtarıcı olup olmadığı günümüzde kesinlik kazanmamış olup çalışmalar devam etmektedir. Akciğer kanserinin erken tanısı için bronş hücrelerindeki DNA (hücre çekirdeğindeki kalıtım ile ilgili yapı) değişikliklerini ortaya çıkaran yeni testlerde hazırlanmıştır ancak bu yöntemlerin hiçbiri günümüzde rutin olarak kullanılmamaktadır.
AKCİĞER KANSERİ TANISI NASIL KOYULUR ?
Hastanın sorgulanması ve fizik muayenesi: Hastanın sorgulanması; hekimin, hastanın sağlığı ile ilişkili sorular sorarak risk faktörlerinin ve hastalık belirtilerinin var olup olmadığını ortaya çıkarmasıdır. Fizik muayenede ise hekim hastayı muayene ederek akciğer kanserlerinin somut belirtileri ve diğer sağlık problemleri ile ilişkili bilgi edinmeye çalışır.
Görüntüleme testleri: Görüntüleme testleri ile; x-ışınları, manyetik alan, ses dalgaları yada radyoaktif maddeler kullanılarak vücudumuzun içinin farklı özellikler taşıyan resimleri oluşturulur. Bazı görüntüleme yöntemleri akciğer kanserlerinin araştırılmasında ve kanser varlığında kanserin yayılmış olup olmadığının gösterilmesinde kullanılır. Akciğer grafileri akciğerde bir kitlenin yada lekelenmenin olup olmadığını ortaya koymak için çekilir. Bu testleri şöyle sıralayabiliriz:
1- Bilgisayarlı Tomografi (BT) Bir tümörün boyutları, şekli ve bulunduğu yeri hakkında daha sağlıklı bilgiler vermektedir. Ayrıca, akciğer kanserinin yayılması nedeniyle büyümüş olan lenf düğümlerinin gösterir. Erken evre akciğer kanserlerinin tanısında bilgisayarlı tomografi incelemesi, x-ışını ile çekilen rutin göğüs grafilerine kıyasla çok daha duyarlıdır. Bu inceleme ile aynı zamanda karaciğer, böbrek üstü bezleri, beyin ve akciğer kanserinin yayılabileceği diğer iç organlardaki kitlelerde taranabilir. Bilgisayarlı tomografi, vücudun çevresinde dönerek x-ışınları ile çeşitli açılardan resimler alabilen bir makinedir. İşlemi takiben alınan resimler bir bilgisayar aracılığı ile birleştirilir ve ayrıntılı kesitsel görüntüler elde edilir.
2- Manyetik Rezonans görüntüleme (MRI) incelemesinde, güçlü manyetik ve radyo dalgaları ile birlikte bir bilgisayar kullanılarak ayrıntılı kesitsel görüntüler elde edilir. Bu görüntüler bilgisayarlı tomografi ile elde edilen görüntülere benzer. Ancak bu yöntem akciğer kanserinin özellikle beyin ve omuriliğe yayılımının gösterilmesinde kullanılır. Bilgisayarlı tomografinin aksine, manyetik rezonans incelemesinde x-ışınları kullanılmaz. Bu nedenle radyasyon tehlikesi yoktur. Fakat yaratılan güçlü manyetik alan nedeni ile çekim esnasında hastanın üzerinde metal eşya olmamasına dikkat edilmelidir.
3- Pozitron Emisyon Tomografi (PET) incelemesinde kanserli dokularda toplanan, şeker molekülüne bağlanmış düşük doz radyoaktif bir madde kullanılır. Bu yöntem, akciğer kanserlerinin evrelenmesinde Amerikan gıda ve ilaç idaresi (FDA) tarafından onaylanmıştır. Kanser tanısından ziyade, saptanan kanserin evrelendirmesinde kullanılmaktadır.
4- Kemik sintigrafisi: Bu incelemede damar yoluyla verilen bir radyoaktif madde kullanılır. Bu madde kemiklerde kanserin yayılmış olduğu anormal bölgelerde toplanır. Ancak kanser dışında diğer bazı hastalıklarda da (kırık, kireçlenme bölgeleri vs...) bu yöntem ile anormal sonuçlar elde edilebilir. Kemik taramaları özellikle küçük hücreli akciğer kanserlerinde rutin olarak yapılır. Küçük hücreli olmayan akciğer kanserlerinde, diğer tetkikler ile kemik yayılımı olduğuna dair şüpheli bir durum olduğu takdirde kemik taramaları yapılır.
Balgam sitolojisi: Bu yöntem ile mikroskop altında balgam örneği incelenerek balgamda kanser hücrelerinin var olup olmadığı araştırılır. Duyarlı bir yöntem değildir.
İğne biyopsisi: Bu işlem bronkoskopi ile tanısı konamayan, bronkoskopinin ulaşamayacağı bölgelerde yerleşmiş akciğer kanserlerinin tanısında kullanılmaktadır. Fluoroskopi adı verilen ve x-ışınları ile bir ekranda görüntü elde eden bir yöntemin yardımı ile veya bilgisayarlı tomografi kullanılarak akciğerdeki kitleye bir iğne ile girilir. Fluoroskopinin aksine bilgisayarlı tomografide sürekli bir görüntü elde edilemediğinden iğne kitle yönünde ilerletildikten sonra bir görüntü alınır ve bu görüntüye dayanarak iğne ilerletilir. Bu yöntemde, iğne kitlenin içine girene kadar görüntüleme birkaç kez tekrar edilir. Kitleye girildikten sonra kitleden parça alınarak mikroskop altında kanser hücrelerinin varlığı araştırılır. Sık olarak kullanılan daha duyarlı bir yöntemdir.
Bronkoskopi: Akciğer kanseri tanısının konması için en sık kullanılan yöntemdir. Rahatsız edici bir işlem olması nedeni ile işlem öncesinde hastaya sakinleştirici ilaçlar verilir. Sonra, fiberoptik yapıda kıvrılabilen ışıklı bir tüp ağız yoluyla akciğerlerin bronş adı verilen büyük havayollarına ilerletilir. Bu yöntemle merkezi yerleşimli tümörler çıplak gözle görülebilir. Aynı zamanda akciğerlerden biyopsi (parça) yada sıvı örneği alınıp mikroskop altında incelenmesi de mümkündür.
Mediastinoskopi: Bu işlemde genel anestezi altında hasta uyutularak boyundan küçük bir kesi yoluyla göğüs kemiğinin arkasına ışıklı dar bir tüp ile girilir. Bu tüpün içinden geçirilen çeşitli aletler ile mediasten adı verilen akciğerlerin arasındaki orta boşlukta yer alan mediastinal lenf düğümlerinden doku örneği alınır. Bu doku örneklerinin mikroskop altında incelenmesi ile kanser varlığı gösterilebilir. Mediastinoskopi özel durumlarda kullanılan bir işlemdir. Her hastaya yapılmamaktadır.
Kemik iliği biyopsisi: Daha çok küçük hücreli akciğer kanserinin evrelendirilmesinde kullanılmaktadır. Bir iğne yardımı ile kemik iliğinden yaklaşık 2 mm genişliğinde ve 2 cm uzunluğunda silindirik parça alınır. Parça genellikle kalça kemiğinin arkasından alınır ve mikroskop altında kanser hücresi içerip içermediği araştırılır.
Kan testleri: Akciğer kanserinin karaciğere yada kemiklere yayılıp yayılmadığını veya bazı paraneoplastik sendromların varlığının göstergesi olabilecek bulguları ortaya koyabilmek amacıyla kan testleri yapılabilir.